64. Bölüm:"Leyla adında bir fidan"
Buket: Kuş seslerini duyuyo musun?
Sedat: Evet bunlar yelkovan kuşları
Buket: Onlar hep sürüyle uçar
Sedat:Tıpkı turnalar gibi
Buket: Kuşlar bu mevsimde göç etmez diymi?
Sedat: Hayır. Daha göç mevsimine çok var. Neden sordun?
Buket: Bilmem. Bazen havalar birden soğur. Yaz güneşinin yerini kış bulutları alır. Zamansız göçler yaşanır.
Sedat: Nerden aklına geldi bunlar?
Buket: Hiiç öylesine.
Sedat: Başka şeyler düşün güzel kız! Şu an kadar güzel şeyler, seni sevmek kadar güzel
Buket: Çok mutluyum Sedat! Seni severken çok mutluyum.
Sedat: Hiç alışık olmadığım kadar mutlu. Tuhaf bi duygu sanki sanki mutluluğun ötesine geçmiş gibiyim.
Buket: Bu defa yolunu kaybetme olur mu?
.............
Sedat:.....bıkmadın mı Cehennem?
Cevdet: Iıı bıkmadım.
Sedat: Peki seni bıktıran ne?
Cevdet: Bazen bazen kendimde dahil her şey.
Sedat: Sana hak veriyorum.
Cevdet: Sahi mi?
Sedat:Evet çünkü ben de öyle düşünüyorum. Giderek bi orduya dönüşüyorz.
Cevdet:Yorgun savaşçılar ordusu.
Cevdet: Dün gece herkes seni aradı nerdeydin?
Sedat:Boşver be Cehennem! Söylesemde inanmicaksın.
Cevdet: Sen hele bi anlat bakalım.
Sedat: Hani kötü bir rüya görürsün. Gözlerini kötü bir yerde açarsın, bağırmak istersin sesin çıkmaz, kaçıp kurtulmak istersin, ayakların bi beton külçesi gibidir. Kımıldayamazsın.
Cevdet: Şunun doğru dürüst anlatmanın bi yolu yok mu adam gibi mesela?
Sedat: Biraz zor be Cehennem
Anibal: Merhaba Sedat Yalçın! Sonunda karşılaştık.
Sedat:Eveet sonunda
Anibal: Arkadaşlarımız seni rahat ettirdiler mi?
Sedat: Ellerinden geleni yaptılar.
Anibal: Ufak tefek sorunlar daima aşılabilir.
Sedat: Umarım öyle olur.
Anibal: Savaş filmlerine bayılırım. Eee bi içki alır mısın?
Sedat: Hayır demem.
Anibal:Özel bi isteğin var mı?
Sedat: Seçme şansım vr mı?
Anibal: Benimkiden veriyorum. Konyak marter (doğru mu yazdım bilmiyorum) en iyisi odur……aaah muhteşem tek kelimeyle muhteşem sağlığına.( ekrandaki savaş filmini göstererek) söylesene onlara bakınca neyi görüyosun?
Sedat: Ölümü
Anibal: Hah hah haa yanlış değil ama eksik
Sedat: Eksik olan ne?
Anibal: Huzur
Sedat: İlginç bi yaklaşım
Anibal: Bütün kirlerden arınmak
Sedat: Giderek daha da ilginç olmaya başladı.
Anibal: Sinema filmlerinin en başarılıları savaş filmleridir sence bu bir mü?
Sedat:Aşk filmlerini yabana atma.
Anibal:Hangisi bana isim ver.
Sedat: Rüzgar gibi geçti.
Anibal:hah hah hah!Amerika KuzeyGüney savaşının tam ortasında geçer.
Sedat: Anna Karenina
Anibal: Çarlığın çöküşü ve ufukta---devri
Sedat: Kazablanka
Anibal:Hah hah haaa -----olağan üstüydü ama fonda gene savaş var.
Sedat: Daha başkaları da var
Anibal: Mutlaka vardır amaa sen de benim gibisin Sedat Yalçın. Aşkla savaş gururla iç içe geçmiş
Sedat: Benim adıma konuşma.
Anibal: Konuşurum konuşurum çünkü seni çok iyi tanıyorum.
Sedat:Bu doğru diil.
Anibal: Aşkın şiddetinde de bitür savaş vardır ve savaş her defasında bir aşk oyunu gibi çetrefillidir.
Sedat: Senin oynadığın oyun gibi mi?
Anibal: İlahi bir oyun. Ölüme koşan ruhların huzuru.
Sedat: Ne yazık ki tarih seninle aynı kanıda diil.
Anibal:Çünkü tarih eşkiyaların elinde ve gerçek savaşlar asla savaş filmlerinin düzeyine erişemedi..
Sedat: Haklısın. Şu insanlarda bi garip oldu. Seni gibileri bi türlü anlayamıyorlar.
Anibal: Anlayamazlar çünkü ölümün lezzetini hiç tatmadı.
Sedat: Ya sen Anibal sen ölümü tattın mı?
Anibal: Defalarca.
Sedat: Nerde?
Anibal: Önceki hayatımda.
Sedat: Benimle alay etme.
Anibal: Aa! reankarnasyona inanmaz mısın yeniden doğuş?
Sedat: Hayır inanmam
Anibal: Yazık eğer inansaydın geçmişteki ismini öğrenme şansımız olurdu.
67. Bölüm:” Dünyanın bütün ateşleri”
Sedat: Son günlerde ne zaman arkamı dönsem seni görüyorum Cehennem.
Cevdet: Son günlerde ne zaman seni arasam acayip yerlerde buluyorum Kardeşlik
Sedat: Son günlerde ne zaman yalnız kalmak istesem
-----------------------------------------
Cevdet: Tamam tamam uzatma
Sedat: Senin mesaide olman gerekmiyomuydu?
Cevdet: Gerekiyodu
Sedat: Neden buradasın?
Cevdet: Boşver. Şehri bir saat kendi başına bırakmakla bişey olmaz. Zaten ortalığı b… götürüyor.
Sedat: Aynı şeyi benim için de yapsan.
Cevdet: Yani seni kendi başına bırakmak gibi m,
Sedat: Hı hıı
Cevdet: Olmaz Kardeşlik.
Sedat: Niye
Cevdet: Sen benim için bu şehirden daha önemlisin.
Sedat: İnsan bazen bi şehirden bıkabilir.
Cevdet: Doğrudur.
Sedat: Ama ondan da kötüsü nedir biliyor musun Cehennem!
Cevdet: Zor soru.
Sedat: Bazende bi şehir bi insandan bıkar. Ben galiba o insanım.
Cevdet: Baksana Kardeşlik! Bu cümleyi kurmak için çok mu düşündün?
Sedat: Yoo seni görür görmez aklıma geldi.
Cevdet: Allah Allaaah!
Sedat: Niye şaşırdın?
Cevdet: B..luk sadece şehirde olsa iyi galiba biraz bende de var.
Sedat: Sen üstüne alınma
Cevdet: İyisin değil mi?
Sedat: Evet
Cevdet: Eh iyi o halde ben gidim.
Sedat: İyi
Cevdet: Hoşçakal Kardeşlik
Sedat: Güle güle!
TİJEN: Büyümek, zor ve belalıdır. Önce çocukluğun renkleri kaybolur, sonra hayaller azalır. Lekesiz ve saf ruhların bıraktığı çocuklar çekip uzaklara gider. Gerçeklerse istilacıdır. Hayallerin bıraktığı boşluğa hoyratça gelir yerleşir.
Çocukluk, en çok hatırlanandır. Gökyüzünün hep mavi zamanlarından kalan sesler ve kokulardır. Çocukken sevmek için önümüzde koskoca bir ömür vardır. Büyüdükçe sevgiye ödenecek zaman gittikçe daralır.
Büyümek acısı yıllar sonra anlaşılan ilk ve en ucun ayrılıştır. O andan sonra şarkılar daha dokunaklıdır, kuşlar daha yükseten uçar, masalların yerini talk showlar alır. Ve o andan itibaren kendimize sorulabilecek bir tek erdemli soru vardır. Hangimiz geride bizi özleyen çocuğun......bakışlarını bıraktık?
“Ayrılık yerinde solan bi çiçektir” demiş şirin biri ama içimdeki bu zehirli çiçek yakamı bırakmadı güzel kız, bırakmadı. Aksine yokluğun onu daha da büyüttü. Ben bu çiçeği artık birlikte soldurmak istiyorum. Hayatın bizden çaldığı zamanları geri almak istiyorum. Seninle birlikte geçen günleri çok özledim. O gün gelinceye kadar da dimdik ayakta durmaya çalışıyorum ve bu ıssız günlerimde kendimi açık denizlere atıyorum. Hayat bi tatil gibi geçiip gidiyor.
Bu sükunet daha ne kadar devam eder bilmiyorum. Bildiğim tek şey seni çok ölediğim. Ne garim değil mi Güzel kız? İnsan kavuşmayı beklerken, beklemeyi de sevmeye başlıyor. Bizimkilere gelince herkes iyi. Coşkunla Ayşe’nin dışında. Başka bir televizyon kanalında çalışıyorlar; nefret ettikleri bi kanalda.
Ne dersin Buket? Sence yaşam bizi deniyor mu? Eğer deniyorsa biz onun en tecrübeli oyuncuları olmalıyız. Ben buna razıyım Güzel kız ama her öğrendiğim şey yeni bir yalnızlık getiriyor. Ayrılığın tadını öğrendim, beklemeyi öğrendim, hasretin nasıl yaşandığını öğreniyorum itirazım yok bunlara güzel kız ama bazen kendimi ıssızlığımla baş başa buluyorum. Bazen de içimdeki öksüz çocukla konuşuyorum. Kararsız ve kimsesiz çocukla.
Sedat YALÇIN
Remzi Baba: Sedat! Şükran seninle değil miydi?
Sedat: Kameriyede oturuyor baba. Biraz yalnız kalmak istedi.
Remzi Baba: DAlgınsın? Bu kadar dalgın olmak yorucudur oğlum. İnsan bi kere daldımı kendini m.....(?)gibi hisseder. Ordan çıkmak da hayli zor olur.
Sedat: Hatırlıyo musun baba? Bi gün yine seninle şu merdivenlerde oturuyorduk. Bana demiştin ki;"Sorularla yaşamak zordur. İnsan en zor soruları kendine sorar".
Remzi Baba: İçinden en zor çıkılan sorularda onlardır.
Sedat:Çünkü insan kendine yalan söyemeyi bir türlü beceremez.
Remzi Baba: (Güler) Buket de bu soruların içine dahil mi?
Sedat: Gün geçtikçe iyiye gidiyor baba. Artık durumu o kadar kötü değil.
Remzi Baba: Peki o zaman kötü olan ne?............bana öyle geliyor ki seni düşündüren şey senden başkası değil. Yoksa yanılıyor muyum? Buket iyileşiyor zaman seninde yaralarını sardı. Artık o metruk evden çıkmanın zamanı gelmedi mi Sedat?
Sedat: Bilmiyorum baba. Emin değilim
Remzi Baba: Bak! Sakın bana yorgun olduğunu söyleme. İçinden geçenleri biliyorum. Beni inandıramazsın. Hissediyorum. Geri dönmeni isteyen boyna o notları bırakan o insanları ara..ara ve onlara içinden geçen ilk cümleyi söyle.
Sedat: Keşke o kadar kolay olsa baba.
Remzi BAba: Asıl kolaylık hayatın geçip gitmesine seyirci kalmaktır. Sen hiç bir zaman bunu yapmadın gene yapma.
Sedat: Yaşanan onca sıkıntılar,acılar benim yüzünden ödediğiniz onca bedel var baba hemde hiç haketmeden.
Remzi Baba: Ahh gerekirse yine ödenir, ödenir ve geride onur duyulacak bir hayat bırakılır. Ben içeriye gidiyorum Cahide Sultan bana çay yapacakt. Hadi sende gel istersen?
Sedat: Daha sonra gelirim baba ben biraz daha buralardayım.
Remzi Baba:Öyle olsun.
Endonezya’da isyan
-
Endonezya, yaygın protesto gösterileriyle sarsılıyor. Başkent Cakarta’dan
ülkenin dört bir yanına yayılan bu olaylar, sadece yerel bir huzursuzluk
deği...
18 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder